Fıkra
KARSLI
Bir gün bir Kars lı Erzurum mun içinde gidiyormuş. Biraz da acelesi
varmış. Önündeki arabaya korna çalmış.Öndeki arabanın içinden inen
Erzurumlular bakmışlar plakaya 36 arabadaki adama hem Erzürümün
içi hen 36 ti hemde dütttt eylemi deyip kars lı yı bir güzel dövmüşler
ANKARA'YA CEVAP
Hükümet erzurum'a bir yazı gondermiş:
- kışın soğuk geçeceği anlaşılmaktadır. kullandığınız yakıtın cinsini, kod
numarasını ve stok durumunu acele bildiriniz.
erzurumlu bir koy muhtarı da hemen ankara'ya cevap yazmış:
- yakıtımız pohtir... numarası yohtir... stokumuz çohtir...
HURDA NİNE
Çeşitli hastalıklar, kazalar geçirmiş, bir gözünü kaybetmiş, romatizmadan
beli bükülmüş, parmakları çarpılmış olduğundan mahalleli bu yetmişlik
ihtiyara Hurda Nene adını takmıştı. Rahmetli o haliyle bile herkesle
şakalamayı, espri yapmayı severdi.
Hastalanmış ,hastaneye kaldırılmıştı. Sabahleyin, nabzını ve ateşini kontrol
eden doktor der ki:
-Teyze maşallah çok iyisin. Nabız normal, ateş de yok. Vücut sıcaklığın
37 derece.
-Tohtor beğ oğlum, der Nene, bir türli ıssınamirem. Soyuhdan donirem.
sen o otuz yedi dereceyi kırka elliye çıkart. Ücreti mühüm değil
VALİ KARŞILAMA
Erzuruma vali gelmiş. Vatandaşlar valinin şanına yakışır birkarşılama
yapmışlar. Menüden kuzu çevirme de var. Tabi vali koca kuzuyu önünde
görünce girişmiş. iki üç el aldıktan sonra doydum diyerek geri çekilmiş.
Bunu gören ileri gelnlerden cemil dayı valiye iltifat için;
-ye ye vali beg zaten itlere atacayuz
ERZURUMLU MEMURUN SİİRİ
Sabah erken gahirem,el yüzümi yihiram,
Aynanin garşisina geçir,bene bahiram.
Gari sofrayi gurir,çay dolmiş önde durir,
Okula giden oğlan,bene dersini sorir.
Bir cigara yahiram,çay başindan gahiram,
Vahit gelip çatanda,gravati tahiram.
Ceketimi giyirem,paltomi ver diyirem,
Ayahgabimi geyip,gapi çekip gidirem.
Birez yürir gidirem,çoh çoh dua edirem,
Durağima varanda,otobosa binirem.
Devletimi sevirem,rüşvet nedir bilmirem,
Gıt ganaat geçinir,az alir şükredirem.
Seggiz uşah,bir gariyeddi esmer,bir sari,
Odun kömir bitecah,zor beklirem baharii.
Akşam olir gararir,cüzdanim çoh morarir,
Sabah ahşam dolaşmah,ayaklarimi yorir.
Eve yorgun dönirem,el ayak yihaniram,
Hazir sofra görende,aj gurt gibi daliram.
Sofra gahir,çay gelir,içtin mi oliram tay,
Yorgunluh,uhyi gelir,gari gah yataği yay,
KARADENİZLİ YARIŞIYOR
Karadenizliler zekaları konusunda haklarında çıkan fıkralardan bıkmışlar.
Haksız olarak eleştrildiklerini ispat etmek amacıyla büyük bir
organizasyon yapmaya karar vermişler. Yaklaşık 30.000 karadenizli bir
stadyumu doldurmuş.Heyecan hat safhada ve büyük tezauratlar
arasında aralarından yarışmacı olarak seçtikleri TEMEL sahaya çıkmış.
Herkes yerini almış ve ilk soru sunucu tarafından sorulmuş.
- 2x2=?
Temel düşünmüş düşünmüş..........
................................
stadda çıt çıkmıyor, herkes heyecanla Temel'in vereceği cevabı merakla
bekliyor.
Temel düşünüyor düşünüyor ........
.................................
-Cevap Veriyorum 4 eder.
Bütün stada bir sessizlik çöküyor.
Ardından 30.000 kişi bir ağızdan bağırmaya başlıyor.
- Bir Şans Daha-Bir Şans Daha
DADAŞ
MERTEK
Ölüm döşeğinde yatan adam çocuklarını çağırarak;
-Ben öldükten sonra mezarımın üzerini eski merteklerle (evlerin üzerini
örtmekte kullanılan tahta) örtün der.
Çocukları bunun köylü tarafından hoş karşılanmayacağını ve
kendileri için bir ayıp olduğunu söyleseler de adam eğer vasiyetini
getirmezlerse hakkını helal etmeyeceğini söyler ve bir müddet sonra
ölür. Bunun üzerine çocukları babalarının vasiyetini yerine getirir ve
mezarın üzerini eski merteklerle örterler.
Toprağa verilen adamın yanına melekler gelir ve ilk
sorgusunu yapacaklarını söylerler. Hazırlıklı olan adam
meleklere çıkışarak;
-Bu ne biçim iştir kardeşim, kaç defa hesap vereceğiz.
Beni hatırlamıyorsunuz, şu üzerimdeki tahtaları da mı görmüyorsunuz?
Diyerek melekleri geri gönderir.
BUJLANMA
GAZ ÇIKARMA
Yine hasta bir ninemiz doktora gider. Doktor nineyi muayene ettikten
sonra sorar :
-Teyze gaz çıkarabiliyormusun ? Ninemiz Doktor Beyin, yüzüne bakarak
şöyle der :
-Oğlum kaz sana kurban olsun. İstediğin kadar çıkarayım.
O SIRIK ŞİMDİ NEREDE Kİ?
Eskiden kim daha büyük yalan söyler diye, bir çeşit yarışma vardı.
Yöremizin insanları bu tür söylevlerle bir çeşit mizah üretmişler.
Bir gün köy odasına misafir gelen bir yabancı, böylesi bir sohbetin
içine düşmüş. Yabancı bakmış ki bu köylüler yalan üstüne sohbet ediyorlar.
Bu çorbada benim de tuzum olsun diye bir yalanda o söylemiş.
Yabancı:
Benim dedemin ele büyük bir ahırı vardı ki, bizim kısraklar bir başında
dalaba geler, öteki başında kulunlardılar.
Bu yalanın altında kalmak istemeyen Sabri söze başlar.
Sabri:
Benim de dedemin öyle uzun bir sırığı vardı ki, harman zamanı yağmur
yağacağı an dedem sırığını getirir gökyüzündeki bulutlara vurur dağıtırdı.
Yağmur korkusundan yağamazdı.
Yabancı Sabri'ye dönerek sorar:
Eyy Sabri efendi o sırık şimdi nerde ki?
Sabri yanıt verir:
Ele senin dedeyin ahurında durerdi heç mi görmedin.......
KELİME-İ ŞAADET CETİR
Yıl 1970 li yıllar, görüş ayrılıkları ve şiddet başını almış gidiyor. İnsanlar ve
şehirler birbirine düşman.
Kurtarılmış bölge felsefesi dilden dile dolaşıyor.
Kars aşırı solcuların denetiminde, kurtarılmış bir bölge.
Erzurum ise, aşırı sağcıların kontrolünde, burası da sağcıların kurtarılmış
bölgesi...
Gelip geçen yolcu otobüsleri gençlerin denetiminde... Karslılar Erzurum
otubüslerini durdurup hesap soruyor. Erzurumlular da Karslıların otbüslerini
durdurup hesip soruyor.
Erzurumluya göre Karslı gençler komünist ve dinsiz.
Karslılara göre de Erzurumlular faşist.
Bir gün Karslı gençlerin bulunduğu bir otobüs, Erzurumlu gençler
tarafından Hasankale'de durdurulur.
Erzurumlu gençler otobüsün kapılarını açarak bağırırlar:
-Kars'ın komünistleri, Kars'ın dinsizleri aşağiye enın?
Karslı gençleri teker teker aşağıya indirirler. Amaç, belli bu gençleri dövmek.
Ama önce dini yönden imtihan etmek isterler. Sorulan soruyu bilmeyene
daha çok dövelim diye..
Erzurumlu gençlerden birisi Karslı bir gence dönerek;
-Ola çelimei şaadet cetir?...! der.
Karslı bir solukta kelime-i şaadeti getirir.
...
Soruyu soran Erzurumlu genç, Karslı genci şaşkınlıkla dinler ve yanında
bulunan arkadaşına;
Ola Selehettin hele cel cör çi bu çelimei şaadeti doğru mi ohir yoksa
yalniş mi?
Selahattin cevap verir;
-Ola eyle hızlı ohudu çi ahlım da tutamirem, söyle bir daha ohusun?
der.
KOY CEBİME CEBİME
Göle köylerinden birinde bir adam ölür. Ölen adamı evin orta yerime
yatırırlar köyün kadınları toplanır ve ölünün başınra ağıt yakarlar.
Bir yandan kefen hazırlanıyor. Bir yandan su ısınıyor. Koşuşturan iki genç
köylüden biri adamın karısını öyle gözetler. Kadın evlere şenlik.
Bir ağıt bir tufan sorma gitsin. Çatlayacak derecede ağlayıp ağıt yakıyor.
Bu kadını gören ve gözetleyen köylü yanında ki arkadaşına şöyle
seslenir:
Ola bu karı ölene kadar evlenmez. Bah bah kocasına nasıl içli icli
ağliyer.
Öteki köylü:
Yok canım kısmet çıksın hemen evlenir, deyince
Birinci adam olmaz! diye diretir.
İkinci adam kadınların içinden birini çağırı ve çağırdığı kadına bir mendil
uzatarak der ki,
Götür bu mendilimi kocası ölen kadına yavaşça ver. De ki: Şu adam
seninle evlenecek. Ne diyersin?.
Mendili alan kadın söyleneni aynen yapar. Gider kocası ölen kadının yanına
ve der k:
Kız bu mendili sana şu adam gönderdi. Seninle evlenmek istiyer,
cevabın nedir. Adam senden cevap bekliyer.
Kocasının cenazesinde ağlayan kadın hem ağlamış hemde şöyle bir ağıt
söylemiş
Ne bilem ana ne bilem bacı.
Koy cebime cebime